CÜVEYRİYE BİNT-İ HARİS R.ANHA :
Peygamber efendimizin
muhterem hanımlarından biri. Benî Mustalak kabilesi reisi Hâris bin Dırâr’ın kızıdır.
Nesebi (silsilesi), Cüveyriyye binti Hâris bin Ebî Dırâr bir Hubeyd bin Cudeyme
el-Mustalakî olduğu gibi bu silsilenin devamı olarak, bin Âmr İbni Rebîa bin
Hârise bin Âmr el-Muzâiyye el-Mustalâkiyye’dir.
Hicretin beşinci yılında
(m. 626) yapılan Benî Mustalak (veya Benî Müreysî) gazvesinde esir alınmıştı.
Bu gazvede babası kaçarak
canını kurtarmış, fakat, kızı ve kabilesinden 600 kişi esir düşmüştü.
Esirlerin taksiminde
Cüveyriyye (r.anha) Hz. Sâbit bin Kays’a düştü. Hz. Cüveyriye, Sâbit tarafından
satılığa çıkarıldığında babası Hâris kızını almak için bir sürü deve getirdi.
Bunların içinde çok iyi cins olan iki deveye kıyamayıp, şehir dışında sakladı.
Hâris, Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) huzuruna geldiğinde,
Resûlullah efendimiz
(s.a.v.) “Falan yerde sakladığın iki deveyi getir” buyurdu. Hâris, bu duruma
çok şaşırdı. “Şehâdet ederim ki, Allah’tan başka tapılacak kulluk edilecek hak
bir mabud, ilâh yoktur ve sen Onun elçisisin. Allahü teâlâya yemin ederim ki,
Allahtan başka kimsenin bundan haberi yok idi” dedi.
Böylece iki oğlu ve
kabilesinden birçok insanla beraber müslüman oldu. Resûlullah (s.a.v.) develeri
alıp, Hârise kızını geri verdi. Babası, ağabeyleri ve kabilesinden birçok
insandan sonra, Cüveyriyye (r.anha) müslüman oldu.
Yirmi yaşlarında müslüman
olan Cüveyriyye’yi (r.anha) Resûlullah efendimiz babasından isteyip,
kendilerine nikâhladılar ve 400 dirhem mehir takdir ettiler.
Resûlullah (s.a.v.) O’nunla
evlendikten sonra, Berr olan ismini Cüveyriyye’ye çevirdi, İslâm târihinde de,
bu isimle anılmaya başlandı.
Eshâb-ı kirâm
(aleyhimürrıdvan), Resûlullah’ın (s.a.v.) Cüveyriyye’yi (r.anha) nikâhladığını
duyunca: “Biz Resûlullah’ın (s.a.v.) ailesinin, annemizin akrabalarını hizmetçi
olarak kullanmaktan haya ederiz”
dediler. Bu hal yüzlerce
esirin âzâd olmasına vesîle oldu. Cüveyriyye (r.anha) bu hali söyliyerek her
zaman öğünürdü. Hatta denildi ki: “Cüveyriyye (r.anha)’nın mehri bütün Mustalak
kabilesinin âzâd edilmesi oldu.”
Bu ciheti takdir eden Âişe
(r.anha) “Ben Cüveyriyye kadar kavmine hayrı dokunan kadın görmedim.
Mustalakoğullarından
yüzlerce kişi Cüveyriyye sayesinde esirlikten kurtulmuştur,” demiştir.
Peygamber efendimiz, evlenmelerinin hepsini Âişe (r.anha)’yı Allahü teâlânın
emri ile nikâhladıktan sonra yaptı. Bunlar dînî, siyâsî veya merhamet ve ihsan
ederek yapılan evlenmelerdir. (Bkz. Muhammed aleyhisselâm). Nitekim Cüveyriyye
(r.anha) ile olan evlenme de böyledir. Hadîs-i şerîfte
buyuruldu ki: “Bütün
zevcelerimle evliliklerim ve kızlarımı evlendirmem, hepsi Cebrâil (a.s.)’ın
Allahü teâlâdan getirdiği izinle olmuştur.”
Hz. Cüveyriyye, Resûlullah
(s.a.v.) ile birlikte, diğer hanımları gibi, sırası geldiğinde zaman zaman
muhtelif gazvelere iştirak etmiştir. Cüveyriyye (r.anha) izzet-i îmân sahibi
metanetli bir hatun idi. Aynı zamanda çok ibâdet ederdi. Peygamber efendimiz
O’nun yanına geldiklerinde O’nu çok zikir yapar, kelime-i tevhid söyler
bulurdu.
Peygamberimiz (s.a.v.)’den
bizzat işiterek rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler yedi tanedir. Kendisinden,
İbn-i Abbas, İbn-i Ömer,
Ubeyd İbn-i Sibik hadîs-i şerîf nakletmişlerdir.
İbn-i Abbas (r.a.),
Cüveyriyye’den (r.anha) şöyle rivâyet etti: “Bir sabah câmide ibâdetle meşgul
idim. Resûlullah (s.a.v.) uğradığında Sübhanallah zikrini yapıyordum.
Resûlullah bir haceti
(ihtiyacı) için dışarı çıktılar, öğle üzeri tekrar geldiler ve yine ben aynı
zikir ile meşgul idim. Buyurdular ki: “Sen hep böyle mi yaparsın?” “Evet”
dedim. Tekrar “İstersen sana bir kaç kelime öğreteyim de bu kelimeleri
söyleyesin ve hem senin nafile ibâdetlerin yerine geçe” buyurdular ve şu duâyı
öğrettiler. “Sübhanallahi adede halkıhî (3 defa) Sübhanallahi zînete Arşihî (3
defa),
Sübhanallahi ridâ nefsihî
(3 defa), Sübhanallahi midâde Kelimâtihî (3 defa).”
Hicrî 56 (m. 576) yılında
Medine’de vefât etmiştir. Mervân bin Hakem tarafından namazı kılınıp,
Bakî’ Kabristanlığına defn
edilmiştir.
Ebû Eyyûb’ün Cüveyriyye (r.
anha)’dan bildirdiği hadîs-i şerîfte “Bir Cuma günü, Peygamber efendimiz,
Cüveyriyye (r.anha)’nın yanına gelmişlerdi. O gün Hz. Cüveyriyye oruçluydu.
Peygamber efendimiz O’na “Yarın oruç tutacak mısın?” diye sordular. Cüveyriyye
(r.anha) “Hayır” diye cevap verdi. Tekrar “Dün oruçlu mu idin?” diye sordular.
Cüveyriyye, (r.anha) “Hayır yâ Resûlallah” diye cevap verdi.
Bunun üzerine Resûlullah
“Öyle ise iftar et (orucunu boz)” buyurdular.
Ümmü Osman’ın Cüveyriyye
(r.anha)’dan bildirdiği hadîs-i şerîfte Peygamber efendimiz buyuruyorlar ki:
“Erkeklerden kim ipek elbise giyerse, Atlahü teâlâ kıyâmet günü O’na ateşten
bir elbisegiydirir.”
Not: Ebu Davud ve Ahmed bin
Hanbel’in Aişe validemizde rivayet ettiği hadis’e göre serbest kalan esir
sayısı yüz kadardır. (Mahir)
KAYNAKLAR:
1) Tabakât-ı İbn-i Sa’d
cild-8, sh-116
2) El-Îsâbe cild-4, sh-265
3) El-İstiâb cild-4, sh-358
4) Üsûd-ül-gâbe cild-5,
sh-420
5) El-Â’Iâm cild-2, sh-148
6) Sıfat-üs-safve cild-2,
sh-26
7) İbn-i Hişâm cild-4,
sh-398
8) Kâmûs-ül-A’lâm cild-3,
sh-1854
9) Mevahib-i Ledünniyye
cild-1, sh 218
10) Envâr-ül-Muhammediyye
sh-155
11) Müsned-i Ahmed bin
Hanbel cild-4, sh-324, 429
12) Tam İlmihâl Se’âdet-i
Ebediyye sh-995